Endurocu.Com

         
 

 

 
         
  |  Giriş  |  Hemen Üye Ol    

 
  www.endurocu.com :: Başlığı Görüntüle - YÜKSEK İRTİFA VE HASTALIKLAR HAKKINDA BİLGİ

 Sıkça Sorulan SorularSıkça Sorulan Sorular   AramaArama   Motosiklet GruplarıMotosiklet Grupları   HesabınızHesabınız   Özel Mesajlar (PM)Özel Mesajlar (PM)   GirişGiriş 

YÜKSEK İRTİFA VE HASTALIKLAR HAKKINDA BİLGİ

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    www.endurocu.com Forum Ana Sayfası -> Genel
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
fishbone
Katılımcı Üye
Katılımcı Üye


Kayıt: Dec 09, 2004
Mesajlar: 44
Nerden: İstanbul
OFFLINE

MesajTarih: Cum Şub 11, 2005 3:42 pm    Mesaj konusu: YÜKSEK İRTİFA VE HASTALIKLAR HAKKINDA BİLGİ Alıntıyla Cevap Ver

Yüksek irtifa hastalıklarından bahsetmeden önce, yüksek irtifa tanımına bir bakmakta yarar var.
Bir çok kaynakta da belirtildiği gibi yüksekliklerin derecelendirilmesi şöyledir:
- Yüksek İrtifa 2500 - 3500 metre
- Çok Yüksek İrtifa 3500 - 5500 metre
- Ekstrem Yüksek İrtifa 5500+ metre

Dünya üzerindeki yerleşimlerin büyük çoğunluğu, ortalama olarak 1500 metre altında yer alırlar. Bu yerleşimlerde ve 2500 metreye kadar, yükseklik nedeniyle kişiye problem yaratacak kadar çabuklukta vücutta bir takım değişiklikler olmaz, ya da adaptasyon mekanizmaları her türlü aktivitenin süratle üstesinden gelir. Görece daha alçaktan yüksek irtifaya çıkış sırasında, vücudun karşılaşabileceği problemleri daha iyi anlamak, bunlardan sakınmak ya da zamanında gerekli uygun tedavileri yapabilmek için, yükseklere çıkıldıkça vücudumuzda ortaya çıkan ve gelişen olayların fizyolojik seyrini bilmekte yarar var.

Yukarıda da değinildiği gibi, artan yüksekliklere vücudun adaptasyonu işlemine verilen isim aklimatizasyondur. Başta dağcılar olmak üzere yüksek irtifaya çıkan bir çok kişi, bunu insan bedeninin yüksekliğe uyumu olarak bilmektedir. Elbette bu doğrudur, ancak fizyolojik düzeydeki anlamını bilmek bir takım sorunları daha iyi kavramak ve çaresini bulmak açısından önemlidir.

Bu aşamada aklimatizasyonu şöyle de tanımlayabiliriz:
Vücudun artan yükseklikle birlikte azalan oksijen (O2) ve hava basıncına kendini ayarlama sürecidir. Bu göreceli olarak yavaş bir süreçtir. Genellikle bir kaç gün sürer. Ve ulaşılan her yeni yükseklikte devam eder durur. Doğal olarak bu sürecin tersine işlemesi de sözkonusudur ki buna da "deaklimatizasyon" diyoruz, bunu daha detaylı olarak bir başka yazıda incelemek daha doğru olacaktır.

Deniz seviyesinde, havadaki O2 konsantrasyonu % 21, barometrik basınç 760 mmHg'dır. Havadaki O2 kana, akciğerlerin en küçük fonksiyonel kısmı olan alveollerden geçer. Bu olay, "kapiller" denilen ve alveollerin çevresindeki kılcal damarlara, havanın, çapları giderek daralan solunum yolları ile taşınması ile gerçekleşir. Normalde O2, alveolden kılcal damarlara, yani kana doğru geçiş gösterir. Çünkü alveoldeki O2 basıncı burada kılcal damar içinde bulunan kandaki O2 basıncından daha yüksektir. Hava basıncı düştükçe, yani yükseklik arttıkça, O2'nin alveolden kana geçişi de azalır. Yüksekliğin yanısıra, mevsimler ve ekvatordan olan uzaklık da hava basıncını etkiler. Soğuk mevsimlerde hava basıncı genel olarak daha düşüktür. Yine ekvatordan uzaklaştıkça hava basıncı giderek düşer. Örneğin, Everestin zirvesinde (8850 m) hava basıncı 253 mmHg
civarındadır (27 derece kuzey). Eğer Everest, Mc Kinley dağı kadar kuzeyde (62 derece) olsaydı hava basıncı 222 mmHg civarında olacaktı ve muhtemelen de O2'siz çıkış imkansız olacaktı. Hava sıcaklığı ise hava basıncını direk olarak etkilemez.

Hipoksi (O2'nin az olduğu durum) yüksek irtifa hastalıklarının temel nedenidir ama tek başına hareket etmez. Hava basıncının düşük olması (hipobarik ortam) da oldukça önemlidir. Deneysel bir çalışmada, hipobarik (düşük hava basıncı) + hipoksik (düşük O2) ortamda, hipoksik (düşük O2 ) + normal hava basıncının olduğu ortamdakinden daha kötü Yüksek İrtifa Hastalığı (YİH) belirtileri olduğu gözlenmiştir. Hava sıcaklığı her 1000 m de 6.5 derece düşer. Buna bağlı olarak vücut ısısını korumak için daha fazla O2 harcanır. Aslında havadaki O2 konsantrasyonu aynı olmakla birlikte her solumada akciğerlere giren O2 molekül sayısı daha azdır. Bu durumda vücudun oksijenlenmesinin uygun şekilde devamı için daha sık ve derin soluma, hiperventilasyon gerçekleşir. Kandaki O2 ve karbondioksit (CO2) miktarındaki dalgalanmalar geceleri ortaya çıkan periyodik
solunum dediğimiz bir tabloya neden olur (Bu ileride anlatılacak).

Solunumla aşırı CO2 kaybına bağlı solunumsal alkaloz (vücut sıvılarındaki asit- baz dengesinin alkali maddeler tarafına kayması) ortaya çıkar. Ama 24 saat içinde böbrekten bikarbonat (HCO3) atılımının artması ile (günlük idrar miktarı artarak) vücut asit baz dengesi yeniden normale döner. Yükselme başlangıcında, değişen koşullar nedeniyle kandaki O2 miktarı düşük ve dehidratasyona (vücuttaki sıvı miktarının normalin altında olması) bağlı olarak kan hacmi azaldığı için, kandaki katakolamin (adrenalinin temel maddesi) miktarı artar. Bu da kalbin hızlanmasına, kan basıncı ve toplardamar basıncının artışına yol açar. Başlangıçta sabahları normalden % 20'den daha fazla artmış olan nabız sayısı (kalp atım sayısı) 1 hafta sonra normal değerine çok yaklaşır.
Yine hipoksi, akciğer atardamar basıncını ve beyin kan akımını artırır. Kanın O2 taşıma yeteneğini artırmak için süratle hemokonsantrasyon (kandaki hücrelerin artışı ile kanın yoğunluğunun artması) olur. Bu, doku hipoksisi nedeniyle artan eriropoetin isimli bir hormon sayesinde olur (eritropoetin 2 saatte, yeni kan hücreleri 4-5 günde ortaya çıkar). 2,3-Difosfogliserat denen bir madde miktarında da artış olur. Bu da O2'nin Hemoglobin'den (Hb) ayrılmasını kolaylaştırır (O2, kanda alyuvarlar içinde bulunan Hemoglobin denen bir maddeye bağlanarak taşınır). Böylece organ ya da dokuların O2'ye kavuşmasını kolaylaştırır. Ayrıca hipoksi, vücuttaki kılcal damarların geçirgenliğini artırararak dokulara sıvı kaçışına da neden olur (akciğer ve beyin ödemi-sıvı birikmesi'nin nedenlerinden birisi) Aklimatizasyon sırasında gerçekleşen fizyolojik değişiklikleri
aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

1. Erken Değişiklikler:
Hiperventilasyon : Solunum sayı ve derinliğinin artması olayıdır. Mekanizmasına bakıldığında: Tırmanırken yükseklik arttıkça kana geçen O2 miktarı azalır. Boyun atardamarındaki (şahdamarı) basınca duyarlı alıcılar (reseptör, kemoreseptör), O2'nin kandaki kısmi basıncında olan düşüşü algılar ve solunumu uyararak hiperventilasyona yol açar. Bu durum, akciğerlerden solunum yoluyla su buharı olarak sıvı kaybının artmasına, kandaki O2 miktarının artmasına ve kandaki CO2 miktarının azalmasına yol açar. Ancak hiperventilasyon sonucu deniz seviyesindeki kan O2 düzeyine hiç bir zaman ulaşılmaz.
Sık ve kısa soluk alıp verme. Özellikle egzersiz sırasında görülür İdrar miktarının artması. Kişi sık idrara çıkar. Geceleri en az 1-2 kez idrar yapma gereksinimi hissedilir. Eğer bu yoksa, ya yeterli sıvı alınmamıştır (dehidrasyon vardır) ya da yüksekliğe uyum sağlama iyi değildir. Hiperventilasyonla, normalden daha fazla atılan CO2'nin vücuttaki miktarı azalır. CO2, vücut asit-baz dengesinde, asit lehine çalışır. Bu azalmayla birlikte azalan asit miktarı, dengeyi alkali lehine bozar (solunumla olduğu için solunumsal- respiratuar alkaloz denir). Bunu telafi etmek için böbrekler HCO3 atımını artırır ki bu da alkali bir maddedir. Çok HCO3 ancak çok idrarla atılır ki bu da idrar miktarındaki artışın mekanizmasıdır. Bu adaptasyon mekanizması hiperventilasyon başladıktan 24-48 sonra devreye girer. Kalp hızı artar. Bunun nedeni, kanla daha çok O2'nin taşınabilmesini sağlamaktır. Ne kadar çok kan pompalanırsa o kadar çok O2 taşınmış olur. Bu şekilde beyine kan gidişi de artar. Akciğerlerde
kapillerler (kılcal damarlar) büzüşür, bu akciğere gelen kan akımına karşı direnç oluşturur ve akciğer atardamar basıncı artar. Bu tehlikeli boyutlara ulaşırsa damarlardan akciğer dokusuna sıvı kaçışına ve birikmesine neden olur (akciğer demi-pulmoner ödem ). Aklimatize olduktan sonra kalp hızı normale oldukça yakınlaşır (ekstrem yükseklikler hariç).

2. GeçDeğişiklikler:
Alyuvarlar (O2'yi taşıyan kan hücreleri) artar. Aklimatizasyon sürerken kemik iliği alyuvar yapımını artırır. Yeni kan hücreleri 4-5 gün sonra kanda ortaya çıkarlar. Amaç kanın O2 taşıma kapasitesini artırmaktır. Aklimatizasyonu sağlamış bir kişide deniz seviyesindeki normal değerden % 30-50 daha fazla alyuvar olabilir. 2,3-difosfogliserat üretimi artar. O2'nin alyuvarlarla (yani hemoglobinle) çok sıkı birleşmesini engeller ve dokulara salınmasını kolaylaştırır. Kapiller (kılcal damar) sayısı artar. Bunun nedenlerinden birisi, yine daha çok kan ile daha çok O2 taşıma çabasıdır. Fazla miktarda damarlara atılan kan, kılcal damar sayısı fazla olursa daha kolay taşınır. İkincisi de, O2'nin dokulara geçtiği yer kılcal damar ağı olduğundan, sayı ne kadar fazla ise geçirilen O2 miktarı da o oranda fazla olur. Bu değişiklikler olurken, daha önce bahsedilen ve Periyodik Solunum dediğimiz bir solunum şekli de gelişebilir. Burada, uykuda iken önce solunum durur (bu olaya apne denir). Peşinden sık ve giderek derinliği artan solunum ortaya çıkar (hiperpne). Bu sırada solunum 5- 15 sn durabilir. Kişi, boğulduğunu sanarak paniğe kapılabilir. Hatta, akciğer ödeminin başladığını bile düşünebilir. Hipoksik ortam nedeniyle vücuda gerekli aynı miktar O2'yi sağlamak amacıyla hiperventilasyon (sık ve derin soluma) gelişir. Bu şekilde akciğer yoluyla vücuttan aşırı CO2 atılır. Beyin sapında yeralan ve solunumu yöneten solunum merkezinin çalışmasını düzenleyen, kimi uyarıcı, kimi frenleyici bazı faktörler vardır. O2 azlığı ve CO2 fazlalığı uyaranlardandır. CO2'nin fazlalığı, O2 azlığına göre solunum merkezini daha çok uyarır. Uykuda solunum yavaşladığından ve vücuttaki CO2 düzeyi hiperventilasyona bağlı olarak azaldığından solunum merkezinin uyarılması aksar. Buna bağlı olarak periyodik solunum ortaya çıkar. Tedavisinde, (eğer kişiye sıkıntı veriyorsa) bir solunum uyaranı olan asetazolamid isimli bir ilaç (Türkiye'de Diazomid, Diamox isimleriyle satılıyor, 250 mg lık tablatleri var) 125 mg sabah, 125 mg akşam alınmak suretiyle kullanılır.

YÜKSEK İRTİFA HASTALIĞI (YİH) (High Altitude Illness-HAI)
Yüksek irtifaya çıktıktan kısa bir sonra, özellikle aklimatize olmayan/olamayan kişilerde gelişebilen, beyin ve akciğer fonksiyonlarını bozabilen hastalıklar grubu olarak tanımlanır. Yüksek irtifa hastalığının ortaya çıkmasını, tırmanışın hızı, ulaşılan yükseklik, etkilenen kişinin uyuduğu yükseklik ve kişisel duyarlılık etkiler. Yüksek irtifa hastalıkları içinde;
1) Akut Dağ Hastalığı (Çabuk, erken gelişen) (ADH),
2) Yüksek İrtifa Beyin Ödemi (YİBÖ) ve
3) Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi (YİAÖ) yer almaktadır.

50 yaş üstünde ADH, gençlere göre daha az görülmektedir. Çocuklardaki sıklık, erişkinlerle aynıdır. Akciğer ödemi kadınlarda daha az görülürken, ADH oranı aynıdır. Kişinin fiziksel antrenmanlılık durumunun YİH'a karşı önleyici bir özelliği yoktur. Bir takım hastalıkların olması da (kalp damar hastalığı, hipertansiyon, bronşit vb gibi akciğer hastalıkları, şeker hastalığı, hatta gebelik), YİH görülme olasılığını artırmazlar. Bazı insanların daha az yakalanması genetik ve çevresel faktörlerle açıklanabilir (hipoksiye-çevredeki ve dolayısıyla akciğerlerdeki O2'nin az olmasına dirençli olmaları). YİH'i önlemek, uygun aklimatizasyon ve bazı uygulamalarla mümkün olabilir. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.

1- Mümkünse 2500-3000 metrenin üzerine aniden çıkmayın (uçak ya da araba). Bu yükseklikten itibaren yürüyün. Eğer bu şekilde geldiyseniz ilk 24 saat aşırı egzersiz yapmayın ve daha fazla yükselmeyin.

2- 3000 metrenin üzerinde tırmanış yaparken günde 300-600 metre civarında yükselin (uyuma yüksekliği olarak). Bir günde elbette 300- 600 metreden daha fazla tırmanılabilir ama daha düşük irtifaya tekrar inmek ve orada uyumak kaydıyla. "Climb High Sleep Low" çok önemli bir prensiptir.

3-. Her 1000 metre tırmanış sonrası o yükseklikte fazladan 1 gün dinlenin ve uyuyun.

4-Orta şiddette YİH belirtileri varsa, belirtiler geçene kadar daha fazla yükselmeyin. Belirtiler şiddetleniyorsa mutlaka alçalın.

5-Grubunuzun da yeterli aklimatize olması tırmanışın başarısı ve güvenliğini etkileyecektir. Herkesin aklimatizasyon sürati ve niteliği değişik olabilir.

6-Yeterli sıvıyı mutlaka alın (hidrasyonunuz iyi olmalı). Yeterli aklimatizasyonda gerekli miktar sıvı alınması önemlidir. İdrar bol ve berrak olmalıdır.

7-Özellikle ilk günlerde herşeyin kolayını yapın. Aşırı efor harcamaktan kaçının. Hafif aktivite uyumaktan daha iyidir. Çünkü uykuda solunum yavaşladığı için (alınan O2 miktarı azalır) belirtiler şiddetlenebilir.

8-Sigara, alkol ve bazı ilaçlar (uyku hapları, sakinleştiriciler vb) solunumu baskıladıkları için kullanılmamalıdır.

9-Özellikle çok efor harcadğınız günlerde ve geceleri karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye özen gösterin. Çünkü karbonhidratlar metabolize edilirken protein ve yağa göre daha az O2 harcanır. Ancak günlük kalori gereksiniminin tümü karbonhidratlardan sağlanamaz. İstirahat günlerinde protein ve yağlı gıdaları alın. Geceleri karbonhidratları tercih edin. Çünkü, protein ve yağdan zengin gıdalar ve geceleri azalan solunuma bağlı olarak yükseklik hastalığı riski artar.

10-Aklimatizasyon sürecini aşırı egzersiz, dehidratasyon (vücuttaki sıvı miktarının yetersiz olması), alkol ve depressan ilaçlar (Diazem gibi sakinleştiriciler) bozar.

Akut Dağ Hastalığı ( ADH ) ( Acute Mountain Sickness-AMS )
2500 metrenin üzerinde, kişinin hipoksik-hipobarik (az oksijenli düşük hava basınçlı) ortama yeterli toleransı gösterememesi sonucu >ortaya çıkan belirtiler bütünüdür. 1850-2750 metre arasında görülme sıklığı % 20, 3000 metre üzerinde % 40 civarındadır. Herkes bu hastalığa yakalanabilir. Daha önce karşılaşmamış olmanız bir sonraki çıkışta olmayacağınız anlamına gelmez. ADH, çıkış hızına, ulaşılan yüksekliğe, uyunulan yüksekliğe ve kişisel adaptasyon yeteneğine bağlı olarak ortaya çıkar.
ADH olduğunuzu nasıl anlayacaksınız ?? Genellikle aklimatize olmadan, hızlı ve aşırı eforlu çıkışlar sonrası, genellikle 2500 metrenin üzerinde ortaya çıkar. Mutlaka baş ağrısının olarak da bulantı-kusma, yorgunluk-kuvvetsizlik, baş dönmesi-boşluk hissi, uyuma güçlüğü gibi belirtilerden en az birisi daha varsa buna Akut Dağ Hastalığı denir. Ciddi ADH durumunda günlük aktiviteler sırasında hatta dinlenme periyodunda bile nefes nefese soluma (kısa ve yüzeyel soluma-dispne) ve dengesizlik de görülebilir. Ancak unutmayın, her baş ağrısı ADH demek değildir.
Yetersiz sıvıya (dehidratasyon) bağlı olarak da baş ağrısı olabilir. Bunu ayırt etmek için hemen 1 lt sıvı ve bir ağrı kesici alınır. Kısa zamanda ağrı geçerse (½-1 saat) ADH değildir. ADH, genellikle çıkışı takiben 6-10 saat sonra başlar (1 saatte de, 24-48 saat sonra da daha az sıklıkla olmak kaydıyla başlayabilir). Kendi kendini sınırlayan-durduran bir hastalıktır. Yani dikkatli bir tedavi-program ile 2-3 gün içinde düzelir (kişi aklimatize olunca).

ADH tanısı konduktan sonra ne yapılmalıdır ?
1-Daha fazla yükseğe çıkmayın. En önemli uyulacak kural budur (altın kural). Hele belirtiler sürerken asla tırmanmayın. Çünkü ADH, YİBÖ nin daha hafif formudur. Bu şekilde devam ettiğiniz taktirde belirtiler giderek kötüleşecektir. Bu da beyin ödeminin oluşması ve yaşamınızın tehlikeye girmesi anlamına gelir.

2-Aynı yükseklikte dinlenin. Bol sıvı alın. Baş ağrısı için ağrı kesiciler (Vermidon, Novaljin, Parasetamol vb), bulantı-kusma için ilaçlar (Metpamid tb, Emedur tb vb günde 3-4 kez. Ayrıca ampul formları da vardır) alın. Bu tür ilaçlar, eğer hastalık ilerlerse belirtileri örtmeyeceği için güvenle kullanılabilir (Hastalık ilerler ve herhangi bir ilaç sayesinde bu gizlenirse birdenbire çok ciddi durumlarla karşılaşılabilir).

3-İniş her an yapılabilir. 300-500 metrelik bir irtifa kaybı belirtilerde inanılmaz bir hızla düzelme sağlar.

4-Hafif şeklinde belirtilerde düzelme olmazsa (yaklaşık 6-12 saatte), ya da daha ciddi ADH belirtilerinin varlığında, yukarıdaki önlemlere ek olarak asetazolamid (Diazomid-Diamox tb, 250 mg lık formda) isimli ilacı kullanabilirsiniz. Bu solunumu uyaran bir ilaçtır ve böbreklerden de bikarbonat (HCO3) atılımını artırır. Bu şekilde vücuda giren O2 miktarı artar (solunumun uyarılmasıyla). Asetazolamid'e aklimatizasyon sürecini çabuklaştıran ilaç da denir. Sabah 125 mg, akşam 125 mg almak yeterlidir. 6-12 saat içinde iyileşme gerçekleşmelidir. Başladıktan 2-3 gün sonra kesilir (aklimatizasyon tamamlanınca). Bu ilacın allerjik reaksiyonlar, ağız civarı ile el ve ayaklarda karıncalanma gibi yan etkileri olabilir. İlaç kesildiği zaman bu yan etkiler de süratle kaybolur. ADH varlığında Diazomid ya da Diamox alarak çıkışa devam etmek hatadır. Ya da hastalığın geçeceğini umarak, ilaç kullanmadan çıkışa devam >etmek hatadır. Çünkü rahatlıkla beyin ödemi gelişebilir ve hayatı tehdit edebilir.

5-Varsa O2 kullanmak çok faydalıdır. Ancak çok yüksek irtifa dağcılığı yapmıyorsanız genellikle bulunmaz. Varsa 1-2 saat, dakikada 2-4 litre şeklinde vermek yeterli olacaktır. ADH için olmazsa olmaz değildir. Burada yeri gelmişken Diazomid kullanımından biraz bahsetmekte fayda var. Tedavi amacı dışında çok nadir durumlarda çıkış öncesi profilaksi (problem olmadan önlemeye yönelik olarak kullanmak) amacıyla kullanılır. Bunlar:
1-Daha önceki çıkışlarda ADH'ya yakalanılmışsa,
2-Kısa zamanda süratle yükselinecekse,
3-Zorlu, süratli, çok yüklü tırmanış yapılacaksa,
4-Bir günde en az 1000 metre yükselip uyunacaksa.
Bu amaçlar için kullanım şekli şöyledir: Tırmanıştan 1 gün önce sabah ve akşam 125 mg alınır. Tırmanış başladıktan sonra 2-3 gün devam edilir ve bırakılır (aklimatizasyon tamamlandığı zamandır). Yakınmalar geçtikten sonra, genel aklimatizasyon kuralları doğrultusunda çıkış sürdürülmelidir. Bazı kaynaklarda 250 mg sabah, 250 mg akşam kullanılması (tedavi ya da profilaksi amacıyla) önerilmektedir. Ancak iki doz arasında etki açısından anlamlı fark yoktur. Aksine daha yüksek doz kullanıldığı zaman yan etkilerinin görülme oranı artmaktadır.
Kısaca toparlarsak, YİH grubundaki tüm hastalıklarda olduğu gibi ADH da hipoksik-hipobarik ortam nedeniyle vücuda giren O2
miktarındaki azalmaya bağlı olarak gelişir. Herkes her zaman yakalanabilir. Daha önce hiç yakalanmamış olmak, olmayacak anlamına gelmez. Mutlak genel kurallara uymak gerekir. Yüksekteki her hastalığı aksi ispatlanana kadar YİH olarak kabul edin. ADH yakınmaları varken asla tırmanmayın. Tedaviye rağmen kötüleşiyorsanız zaman yitirmeden süratle inin. Asla ADH lı birini yalnız bırakmayın. Yüksek İrtifa Beyin Ödemi (YİBÖ) ( High Altitude Cerebral Edema - HACE ) ADH'nın son safhasıdır. Burada da sorumlu vücuttaki O2 miktarının yetersiz olmasıdır. Daha önce bahsedilen mekanizmalarla beyin dokusunda sıvı toplanmasına (beyin ödemi) ve oluşan belirtilerin tümüne birden YİBÖ denir. ADH belirtilerine ek olarak ataksi (dengesizlik, yürüme bozukluğu), oryantasyon bozukluğu (kişinin bulunulan yerin neresi olduğu, zamanın ne olduğu,
kişilerin kim olduğu konusunda gerçekleri tam bilememesi durumudur), hafıza bozukluğu, halüsinasyonlar (olmayan şeylerin görülmesi), aşırı bitkinlik, konuşma bozukluğu, görme bozuklukları (çift görme, bulanık görme vb), geçici felçler ya da his kusurları >görülebilir. YİBÖ genellikle yüksek irtifada, 1 hafta ya da daha fazla kalınması sonrası ortaya çıkar. Tedavi edilmemesi ölümle sonuçlanabilir. 3500 metrenin altında pek görülmez. ADH belirtileri olmadan YİBÖ olmaz (çok ekstrem durumlar hariç). Tanı için üç şey önemlidir:
1-ADH belirtileri
2-Ataksi (dengesizlik, yürüme bozukluğu)
3-Bilinç problemleri.
Şüphelendiğiniz an yapılacak yürüme testi sizi YİBÖ'ye karşı uyanık tutar. Bir ayağın topuğu diğerinin parmak ucuna değecek şekilde yapılan yürüyüş düz bir çizgi üzerinde olmalıdır. Ağır sırt çantası ve büyük dağ ayakkabıları ile bile, normalde sorunsuz yürünür. Değişik derecelerdeki bilinç bulanıklığı olmadan da YİBÖ tanısı konur. ADH belirtileri + Ataksi = YİBÖ'dür ( Mutlaka bilinç bulanıklığı olmasını beklemeyin). Tedavi: Burada süratli hareket etmek çok ciddi, hayatı tehlikeye sokabilecek durumların önlenmesi açısından çok önemlidir. Yapılması gereken şey, gecikmeden, iyileşirim umuduna kapılıp beklemeden en kısa zamanda İNMEK'tir. Sabahı beklemek ölümle sonuçlanabilir. Mutlaka yardım edecek birileri ile inmek gereklidir. Peki ne kadar inilecek ? Bunun yanıtı çok net: Yakınmanız olmadan uyandığınız ya da uyuduğunuz son yüksekliğe kadar. Bunu hatırlamıyorsanız, en azından 500-1000 metre civarında irtifa kaybetmek gerekir. Eğer iniş, hava- hasta-yardımcı durumları uygun olmadığından hemen yapılamıyorsa, bunlar sağlanana kadar acilen tedaviye başlanmalıdır. Hemen 8 mg Dekort ampul (dexametasone'dur ve 1 ampulünde 8 mg bulunur ) kalçadan yapılır. Daha sonra her 6 saatte bir 4 mg ağızdan alınır (Dekort'un 0.50-0.75 mg lık tablet, Deksalon'un 0.75 mg lık tablet formları vardır ve ikisinde de dexametasone bulunur). O2, tabi ki varsa hayat kurtarıcıdır. Dakikada 4 lt gidecek şekilde, 4-6 saat kadar verilmelidir. Bir başka seçenek de günümüzde yüksek irtifa dağcılığı ile uğraşan hemen herkesin bildiği basınçlı O2 tedavisinin yapıldı bir takım teçhizatlar vardır. Yaygın olarak bilineni Gamow Bag'dir. Certec bag, PAC (Portable Altitude Chamber) diye de benzeri sistemler vardır. Hepsi, şişirildiği zaman silindir şeklini alan, taşınabilir, 6-7 kg ağırlığındaki düzeneklerdir. Bunların sağladığı şey bir iniş Simülasyonudur ve bu fizyolojik bir iniştir. Bu sistem varsa dexametasone ile birlikte kullanılabilir. Hastanın bunun içinde en fazla 4-6 saat kalması yeterlidir. Hasta içeri sokulup yeterli basınç elde edildikten ( 2 psi ) 10 dakika sonra yaklaşık olarak bulunulan yüksekliğin 2000 metre aşağısındaki ortam elde edilmiş olur. Çanta içinde geçirilen 2 saatlik bir süre gerçek inişi gerçekleştirmek için size 12 saatlik bir zaman kazandırır. Bazı şeylere dikkat etmek gerekir: Soğuk bir ortamda hareketsiz kısa bir süre kalmak bile kişiyi dondurabilir, bu nedenle hastanın uyku tulumu ve kıyafetleriyle içeri sokulması gerektiği unutulmamalıdır. Tam tersi, sıcak bir ortamda iseniz, hele direk güneş ışınlarına çanta maruz kalıyorsa hastayı pişirmeniz pekala mümkün olabilir. Bu tedaviler iniş için uygun koşullar sağlanana kadar hastayı hayatta tutmak, daha iyi hissetmesini sağlamak, YİBÖ belirtilerinin şiddetini azaltmak amacıyla yapılır. Tedavi gördükten sonra çıkışa devam etmek diye bir şey asla söz konusu değildir. Mutlaka inişe geçilmesi gerekir. Ancak bundan sonra, tüm YİBÖ belirtileri ortadan kalkınca yeniden çıkış denenebilir.

Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi (YİAÖ)
- High Altitude Pulmonary Edema (HAPE) Hipoksik ortam (O2'nin az olduğu durum), akciğer damarlarında (kılcal damarlarda) büzüşmeye neden olur. Bu da büyük akciğer damarlarındaki basıncın artmasına yol açar. Sonuçta buralardan sıvı kaçağı olarak akciğer dokusu da şişmeye başlar ve anormal sıvı birikir. Buna ve oluşturduğu tabloya YİAÖ denir. Belirtiler, genellikle yeni bir yüksekliğe ulaşıldıktan 24 ile 96 saat içinde başlar. Genellikle geceleri başlar, egzersizle tablo daha kötüleşir. 2500 metrenin altında pek oluşmaz. Burada da ADH gibi, ortaya çıkmasını, çıkış hızı, ulaşılan ve uyunulan yükseklik ve kişisel adaptasyon etkiler. YİAÖ'ye yakalanmış kişilerin % 50'sinde ADH belirtileri, % 15'inde YİBÖ belirtileri de vardır. YİAÖ, ADH gibi hafif yakınmalarla başlar. Başlangıçta kuru öksürük, sık ve kısa nefes alıp verme, nefes alıp verirken zorlanma (dispne) , çıkış sırasında bitkinlik-yorgunluk görülür. Kalp hızı ve solunum sayısı da artar. Siyanoz (morarma) özellikle tırnaklarda görülebilir. YİAÖ ilerledikçe, öksürük giderek balgamlı hal alır, sıklaşır. Balgam köpüklü, içinde ince çizgiler şeklinde kanlı olabilir. Nefes almak vermek daha da zorlaşabilir. Kişi yarı oturur pozisyondadır. Sırt üstü tam yatamaz. Önceleri egzersizle nefes darlığı ortaya çıkarken, olay ciddileştikçe istirahatte de olur. Aşağıdaki belirtilerden en az ikisi varsa YİAÖ tanısını konmuş olur: İstirahatte solunum sıkıntısı (sık ve kısa) Öksürük Kuvvetsizlik- egzersiz performansının düşmesi Göğüste daralma hissi Şu işaretlerden (bulgular) en az ikisi varsa yine YİAÖ tanısı konmuş olur: Islık çalar tarzda solunum Boyunda, gövdede, yüzde morarma (siyanoz) İstirahatte kalp hızının (nabız sayısı) dakikada 110'un üzerinde olması istirahatte solunum sayısının dakikada 30'un üzerinde olması YİBÖ geliştiği zaman akciğerlerde O2-CO2 değişimi yeterli düzeyde olmaz. Kandaki O2 miktarının iyice azalması beyin fonksiyonlarını da etkiler. Özellikle de dengesizlik (ataksi) ortaya çıkabilir. Başağrısı genellikle vardır. Kan O2'sinin giderek azalması, vücutta yaygın morarmaya (siyanoz), beyin fonksiyonlarının daha da kötüleşmesine ve hatta ölüme bile yol açabilir.

Tedavi: Altın kural süratle inişe geçmektir ve hayat kurtarır. En az 600 metre inmek tabloda belirgin iyileşme sağlar. Belirtiler geçtikten sonra hemen yeni bir tırmanış söz konusu olamaz. Aşağı yukarı organizma 2 hafta içinde eski konumuna dönmüş olur. Ama 1-2 gün içinde hemen hiç belirti kalmaz.
İniş hemen gerçekleştirilemiyorsa:
1-Hasta sıcak tutulmalıdır. Soğuk, bir kaç mekanizma ile tablonun daha da ağırlaşmasına neden olur (Hem akciğer damar basıncını artırarak akciğere sıvı kaçağını artırır, hem de vücudu normal ısısında tutmak için daha çok O2 harcanmasına neden olur).
2-O2 hayat kurtarıcıdır. Akciğer atardamar içi basıncını % 30-50 oranında azaltır. Dakikada 4-6 litre gidecek şekilde verilmelidir.Süre yaklaşık 4-6 saat kadardır.
3-O2'in yokluğunda Nifedipine isimli bir ilaç kullanılır (Bu da akciğer atardamar içi basıncını % 30 azaltır, kandaki kısmi O2 basıncını fazla artırmaz). Türkiye'de Adalat tablet 10 mg, Kardilat retard tablat 20 mg, Nidilat kapsül 10 mg şeklinde çeşitli isim ve formları vardır. Hemen 10 mg lık Nidilat kapsül (içinde sıvı şeklindedir) bir iğne yardımıyla delinir ve dil altına sıkılır (kişi olabildiğince yutmadan ağzında tutmalıdır). Daha sonra 10 mg lık bir tablet hemen ağızdan alınmalıdır. Ve sonra 12 saatte 30 mg, ya da 4 saatte bir 10 mg şeklinde kullanmaya devam edilmesi gerekir.Eğer O2 varsa, Nifedipine kullanılmaz, gerek yoktur.
4-Hiperbarik O2 tedavisi (Gamow Bag, Certec Bag, PAC): YİAÖ için 2-4 saatlik toplam tedavi süresi yeterlidir. Her saat hasta çıkartılıp durumu kabaca değerlendirilmelidir. Bu, dramatik bir şekilde geçici iyileşme sağlar.
5-İstirahat doğal olarak çok önemlidir. Egzersiz, akciğer atardamar içi basıncını artırır.Ayrıca ekstra O2 harcanmasına neden olur. Bazı ilaçlar YİH'de durumu kötüleştirdikleri için kullanılmamalıdırlar. Alkol, uyku ilaçları, narkotik ağrı kesicilerin (morfin vb) kullanılması kesinlikle yanlıştır.

YİAÖ tedavi edilmezse % 40'lara varan oranda ölüm riski vardır. Daha önceki tırmanışlarda YİAÖ geçirmiş kişiler, uygun aklimatize olmazlarsa, özellikle 4500 metrenin üzerine çıkılacaksa, tekrar yakalanma olasılığı % 50'ler civarındadır. Ciddi bir YİAÖ'ye yakalanmış kişi mutlaka sonunda hastanede kontrol altına alınmalıdır ve tüm yaşamsal fonksiyonları değerlendirilmelidir. Eğer hafif düzeyde atlatılmışsa ve yeniden çıkş yapılacaksa, Nifedipine profilaksisi (problem oluşmadan koruyucu olarak önceden uygulamak) yapılarak gerçekleştirilmelidir. Çıkışın başlamasıyla birlikte 20-30 mg, 12 saatte bir ağızdan alınmalıdır.

Sonuçta genel olarak bazı kurallara uymak tırmanışın zevkli, başarılı ve güvenli olması açısından çok önemlidir: Ve
Yüksek İrtifa Hastalığının tek kesin tedavisinin İNMEK olduğunu asla unutmayın.

YÜKSEK İRTİFA :
hipoksik, hipobarik ortam İnsan organizmasının yüksek irtifadaki fizyolojik ve patalojik davranışı
Dr.Umut BEKTAŞ
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı
_________________
"İnsan olmak için taraf tutmak gerekir"
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder
Sponsor Linkler







Tarih:     Mesaj konusu:

Başa dön
Hızlı Cevap
Kullanıcı Adı:


Very Happy Smile Sad Surprised Shocked Confused Cool Laughing Mad Razz Embarassed Crying or Very sad Evil or Very Mad Twisted Evil Rolling Eyes Wink Exclamation Question Idea Arrow Neutral Mr. Green
Seçenekler
Son Mesajı Alıntı Yap
 
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    www.endurocu.com Forum Ana Sayfası -> Genel Tüm saatler GMT +2 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

   
 
 
Bilgi & Servisler

Foto Galeri



Etiketler

endurocu motosiklet enduro redbull

ikiteker haberler yarışlar geziler

motokros macera kamp festivaller

forumlar xfighters dragyarışları

motogp seatosky supermoto dakar

Twitter

Web sitemizde yayınlanan en son güncel haberler, makale ve duyurulardan anında haberdar olmak için tarayıcınızda anlık bildirimleri etkinleştirebilirsiniz. Bu ücretsiz bir servistir...

Bildirimleri Etkinleştirin

Copyright © 2004, Tüm Hakları Saklıdır

endurocu   endurocu   endurocu   endurocu   endurocu

Ana Sayfa   Üyeler   Yazarlar