Rüzgarla mücadele
Açıklık bir yerde tek başına gidiyor da bir yönden sabit hızda rüzgar esiyorsa (böyle bir olay nadir dir ya, diyelim "ise" ) yapacağınız şey kontra viraj tekniğini uygulamaktan ibarettir. Evet bu teknik nasıl bize viraj döndürüyor, kıvırmaca ile hayatımızı kurtarıyorsa, burada da rüzgardan kurtaracaktır. Rüzgar ne yana sizi devirmeye uğraşıyorsa siz aksi yöndeki elciği itin.

Mekanizmayı biliyorsunuz artık... motor o yana devrilir, rüzgar kaldırır, denge kurulur ve siz dümdüz, hiçbir mücadeleye girişmeden, eğilip bükülüp, gidonla, ağırlığınızı kaydırmakla filan uğraşmadan gayet "cool" bir şekilde yolunuza devam edersiniz.

Normalde bu rüzgar illeti sizi umulmadık, aslında umulduk! zamanlarda bulur... Tünel çıkışları... en tipik rüzgarla buluşma yeridir. Köprü ayakları geçişleri, büyük ağır araçları sollama sırasında, tepe üstleri, açık yüksek köprü sırtları hep rüzgarla buluşma, cebelleşme noktalarıdır.

Yapacağınız tek şey;
1- Sakin olmak,
2- Kontra viraj tekniğini uygulamaktır.

Rüzgar güm diye vurduğunda yapılacak şey o yöndeki elciği orantılı bir hızla ileri itmektir.

ALTIN KURAL

Rüzgar denilen namerdin en büyük silahı SES'idir. Evet... Kulaklığınız her zaman takılıysa rüzgar sizi eskisi kadar korkutamaz. Kuvvetli bir rüzgar sesi motorcuyu ürkütür, kasar, gülümsemenizi yüzünüzden siler. Endişe ile süren motora hakim olamaz, bu durumda kullanmayın! Kulaklığınız hep kulağınızda olsun, unutmayın kırılan kemik kaynar, yırtılan deri-kas yerine gelir ama kaybolan işitme duyusu tamir olmaz... ilerde altın yıllarınızı duvar gibi sağır geçirirsiniz.

Uzun yolculuklara daima sabah erken çıkın... tecrübeli uzun yol motorcuları hiç bir zaman öğleden sonra uzun yol yapmak, açık düzlüklere çıkmak istemezler. Öğleden sonra ısınıp yükselen havanın yerini doldurmaya çalısan serin hava (meltem, lodos, keşişleme mesela) şiddetli yüzey rüzgarlarına sebep olur. Çiftçiler, balıkçılar bunu iyi bilir...

Türbülans denilen nam kefere :) bozguna uğramış havadır ve tehlikeli olabilir. Genellikle otobüslerin, kamyonların, TIR'ların arkasında ve yan arkalarında oluşur. Bunlara yaklaşmayın. Bu tür araçları sollarken sol şeridin en açığına gidin. Bu araçların bir tehlikesi de yandan (sağ ya da sol farketmez) gelen rüzgarı (varsa) kesmeleridir. Yani diyelim sağdan rüzger esiyor, siz sağ elciği motoru sağa yatırmaya yarayacak şekilde ileri itmiş, rüzgarın basıncı ile dengeyi bulmuş, dümdüz gidiyorsunuz... solladığınız otobüs o rüzgarı keseceği için sizi dengede tutan basınç ortadan kalkar ve doğru otobüsün göbeğine doğru dalışa geçersiniz. Dikkat!!

Bir diğer türbülans/basınç tehlikesi de karşı şeritten hızla gelen otobüs vb. devasa mahlukatın sizin şeridinize tokat gibi vurduğu hava dalgasıdır. Bu tür iki yönlü yollarda sakın ha sol şeridin en solundan gitmeyin. Bu basınç bazen hafif bir motora şerit değiştirtecek kadar kuvvetli olabilir.

Yolcunuz varsa iki misli dikkatli olmanız lazım, çünkü yolcu gemiye çekilmiş ikinci bir yelken gibidir. Motor rüzgara karşı çok daha hassaslaşacaktır.

Bütün bunlara rağmen... korkmayın, her zaman kulaklık takın, rüzgarda hızı düşürün...

Sonuç, hız arttıkça motor yandan gelen basınca karşı daha duyarlı olmaya başlar. Motoru yolda düz tutan sizin marifetiniz ve motorun aerodinamik yapısıdır... Hız arttıkça tekerleklerde birim alana düşen basınç da azalır unutmayın, motor hafifler, çünkü hava sizi kaldırmaktadır.
Yazar: Reşat ARBAŞ
Tarih: 2008-08-15


Bu Köşe Yazısının yer aldığı yer: Endurocu - Motosiklet ve Enduro Haberleri, Gezi, Kamp
http://www.endurocu.com

Bu Köşe Yazısı için adres:
http://www.endurocu.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&artid=35