[Solo]İst. dan BOLU'ya Macera & minik BOLU Gezintisi...

[TekiLay]

Merhaba arkadaşlar...

ÖSS Sınavına hazırlık ders çalışmak için 1 haftalık izin alıp BOLU ya kaçtım...
Cumartesi sabah yağmur'u görünce BOLU ya doğru gidiyorken benden önce geçip gitmelerini bekledim.. Öğlen yola koyuldum... Takımlar falan herşey yerli yerinde... Sadece Yedek yağ'ı sığdıramadığım için alamamıştım... Ama keşke sığdırabilseymişim....

Kapalı bir hava eşliğinde devam ettim yoluma...
İZMİT/Derince sapağını geçmiştim ki...
Motor stop etti...
Viyadük üzerinde kaldım... Motorun soğumasını bekleyip biraz İZMİT manzarası izledim... Çalıştırdım ancak 600 mt. gidip tekrar stop ediyordu... Yağını kontrol etttim, bayağ azalmıştı... Bu şekilde çalıştırmak tehlikeli olur diye.. Sapaktan girip İZMİT te doğru yöneldim... Karnımda acıkmıştı yol kenarı bir erik ağacında açlığımı bastırdım(göz hakkı) Sonra motoru itmeye devam...
Gişelerden çıktım 1 km ilerde benzinlik varmış... Yağ'ı aldım koydum ancak motor çalışıp tekrar 600 mt. ilerledi tekrar stop etti.. Anlaşılan sorun başka bir şeydi...
Ustayı aradım neler yapabileceğimi sorup dediklerini tek tek uyguladım.. Karbüratör de ki benzini boşalttım Hava yapmış olabilir diye benzin hortumundan tekrar karburatör'e hava çekerek benzin doldurdum vs.vs. Ateşlemeye baktım ki kabloda var ama takınca yoktu... Anlaşılan Buji başlığı ayvayı yemişti.. Bende bayağ yorulmuş, sinirlenmiş, Yağmur çiselemeye başlamış olduğundan daha fazla uğraşmak istemedim... Garanti kitapçığında ki İZMİT servisini aradım 5 km yakındaymış..Sonra hemen çekiciyi arıyacaktım ama ASISST firmanın telefonu cebimde kayıtlıı ancak o da ne? Cep telefonum numaraları göstermemeye başlıyor... Sorunlar ardı arkasına durumu... Her ne kadar telefonu fırlatsam da tıpış tıpış alıp numarayı bulmaya çalıştım.. Bir iki telefondan sonra buldum çekicini numarasını... 15 dk sonra geldi doğru servise... Usta yokmuş.. Düğünde... Çırakta aklı başında biri değil ama napalım... Anlattım sorunu, Başlığı değiştirdi + bir iki kablo ucuda kırlmak üzereymiş onları değiştirdik... Düzeldi... Yolda devam doğğğru BOLU...

BOLU dağında yakaladım yağmur'u Saat artık 22:00 olmuştu.. O yorgunlukla kim takar yağmur'u yağmurluğu giymeye bile gerek duymadım... 70-80-90 çıkıyorum dağı... Kuzen'in evine vardım ama haşat bir şekilde... İstanbul Kalkış: 14:00 BOLU Varış 22:30...

21 Saatte izmir'e gittim(o ayrı bir macera..) ama BOLU ya gittiğim kadar yorulmamıştım..(..desem de inanmayın... full yağmurun altında gebermiştim... )

Ertesi sabah ders ders ders... 1 Hafta boyunca evden nadiren dışarı çıktım ve arada bir gün aşağıda resimleri olan kaçamağı yaptım o kadar...
BOLU ve çevresiyle ilgili sizlerlede paylaşmak istedim....


17-Cuma günü İzzet Baysal Üniv. gittim... Kuzenim Fen-Edebiyat son sınıf Öğrencisi...Nusret... Motorcu bir öğretim görevlisi Prof. olduğunu söyleyince gidip tanıştım hemen tabii.. Odasında biraz sohbet ettik, sağolsun işi olmasına rağmen 5-10 dakikasını ayırdı... "Asfalttan inmek istemeyen motorcuları anlayamıyorum" diye sitem ediyordu... Sitemden anlaşılacağı üzere o da bir Endurocu... "Motor dediğin her yere girebilmeli diyor" doğru diyor.. Benim gibi deliler motorun tipine bakmadan da giryor işte ... Kendisinde de Suzuki marka bir enduro var... Hem yol hem arazi cinsinden...

Öğretmenler'e ait cafe de Nusret'in sınavının bitmesini beklerken, yanda ki sohbete kulak misafiri oldum... Akmina Soda fabrikası varmış... Nerden çıkıyo bu sodalı su, kaynağı neresi diye uygun bir dille atladım arkadaşların lafa... Tarifi aldım ve bulalım dedim düştük yola...

Düşmesine düştükte Eşşeğe Ters binmişiz... Nasreddin Hocaya misali...


Yeşilin rengi BOLU da bir başka... Yeşil dolu yollarda ilerliyoruz...

Aaaa o da ne..¿ Pamukkale mi burası yoksa BOLU mu... Traventen şeklinde bir dağ yamacı görünce ikimizde şaşırıp kalıyoruz.. Şimdi o arkadaş tarif etmişti ama böyle birşeyden bahsetmemişti.. Nusret, 4 yıldır orda ama böyle bir şey olduğunu hiç duymamış... Tabii hemen oraya çıkma isteği uyanıyor bizde... Ancak nereden çıkacağımızı bilemiyoruz... Tarifte bu yoktu



Amacımız artık belli... O tepeye çıkışın yolunu bulucaz.. Ancak aradan bir dere geçiyor... Sola doğru gördüğümüz her delikten içeri diriyoruz... Oraya ulaşan patika da olsa motorla gireceğim kafayı taktım bir kere...

İşte ilk delik hemen daldık... Çamur, su birikintisi falan gözümü korkutmuyor tabiii ...ama ne yazık ki burada karşıya geçiş yok



Zuzum benim... Nasılda çiçek gibi yeşillikler arasında duruyor... Masum yaratık... bak az sonra ben sana ne eziyetler edicem

O kadar bakındım ama geçiş yok napalım.. Bu aradan çıkıp yola devam edicez...



Bir boşluk daha vardı sanki dereyi geçicek hemen durduk...

Gidip baktım ama nafile... yine geçiş yok...

Yola devam ederken bir patika daha gördüm sol tarafta hemen daldım..
Veee o da ne... İşte karşıya dereyi ggeçip uzanan bir patikaaaa....
Öncelikli iş paçaları sıvamak

Karşıyaaa geçtikkk... Patika; Yeşillikten gözükmeyen bir vaziyette... Fark etmez.. taktım kafaya motorla devam edeceğim bu yolu...


Motoru almak için geri dönüyorum...


Veeee Suyla ilk temass....

aaaa suda da gidiyooo bu Çin Malı Dereyi ortaladım Bile...

Yarısından sonra ne mi oldu? Ne olacak haliyle motor Stop Etti tabiii
Yürü yağ kulum O beni yarıya kadar taşıdı, şimdi sıra bende...


Ehh geçtik bitti.. Ben motoru getirdim bizim Nusret de ayakkabıları topluyor yola devam edicez...

devam edecektik ki, o patikaya sığmayacak büyüklükte Ot dolu bir Kamyon gelince bir an şaşırdık... Adam cartt diye dereyi geçti...
Akıl edip yolun devamını sordum.. ve ne yazık ki yolun, o gördüğümüz tepeye çıkmadığını öğrendim Ancak nereden çıkacağımı da öğrendim... Adam basıp giderken biz geri dönecektik... Ama o yeşil patika da bu kadar geçişten sonra bir hatıra fotoğrafı çektirmezsem içimde kalırdı

Dönüşte bana dere içinde zorluk çıkartan büyük taşları temizlemekle başladım işe...

Sonra bastımm gazaaa... Geçtim karşıya....


Tabii Haliyle motor yine yarıda stop etti... Niye mi? Sanırım orada ki derinlik Hava Soğutma Pervanesine denk gelmekte... Eee su motoru da olmadığına göre zortt diye stop etmekte... Haliyle pervane arkasında bulunan debriyaj vs. de ıslanmakta... Motor öyle bir bıcı bıcıdan sonra yürümemekte.... Ama zevk budur kardeşim... O su sesii... Motorun hiç çalışmama riskine rağmen geçmek... Valla keyif veriyor bana

Neyse döndük ÇEPNİ.. Akmina Maden sularının fabrikasının yanında ki yoldan yukarı ÇEPNİ köyüne gidiş yolundaymış o tepecik...Vardık tabii hemen ÇEPNİ ye...


Fabrikanın yanından dönüyoruz... Köşede ki çeşmenin suyunun pek güzel olduğunu söyleyemiyeceğim...



Ve iştee... Bulduk orayı.. Sodalı suyun kaynağı burasıymış... burada kaynaktan çıkan suyu yapılan büyük bir havuzda toplamışlar... O havuzdan ise ufak bir kanal açıp belli m3 oranında suyu yamacın kenarında yaptıkları havuzcuklara bırakmaktalar.. Bu yamaçta bulunan havuzların kenarlarına yapılan su olukları sayesinde, sodalı su yamaçtan aşağıya doğru akmakta.. İçerdiği soda ve diğer madenlerden dolayı olsa gerek ki yamaçta Pamukkalede ki traventerlere benzeyen bir tabaka oluşturmaktadır... Önce basmaya korktum kaygan zemindir diye ama aksine kaya gibi sertleşmiş bir oluşum...
Resimlerle baş başa bırakıyorum...










Bu da gezinin dönüşünde Nehir'i çekerken abii biziii de çeeekkk diyen ufaklıklar... En solda ki zıpkın ufaklığa dikkat.. Cin gibiydi valla...


Velhasıl kelam... Ders bittii Cumartesi Öğlen, yanıma yedek Buji başlığı.. takviye kablosu... erkek/dişi fiş girişleri... bir miktar kablo..vs.vs. eksik ne varsa topladığımı düşünerek Düştüm yollara... Dönüşte de İZMİT Kandıra sapağından sonra ki yokuşta Kayış kopartmak suretiyle.. Yolda kaldım... 1 hafta önce İZMİT de yolda kalmıştım 1 hafta sonra yine İZMİT sapağı yine yolda kaldım... Buji başlığı, Takviye kablosuna kadar herşeyi yedek yanına al ama Kayış hariç.. valla olsa değiştirecektim... 3 km civarı ters emniyet şeridinden Kandıra sapağına kadar saldım aşağıya motoru... Otobandan çıktım... Çekici çağırdım.. Aynı mevkii de yolda kalınır da aynı çekici şöförüne denk gelinmez mi? yine aynı çekiciye denk geldim.. Çekici şöförü Telefonda "-Abiii, sen o geçen hafta yolda kalan beyefendi değilmisin... " --- "-hee o benim abicim," adamla telefonda biraz gülüştük adam geldi otoban çıkşından aldı beni...
Çanakkale den sonra İZMİT'in de geçilemeyeceğini düşünmeye başladım... Ama tabii ki Çin Malı scooterla ...

Bu arada servise çektik ama Serviste usta yok... Cebinden aradım adamı 2 saat sonra orada olurum dedi...Seni o kadar bekleyemem çırağına söyle versin kayışı ben değiştiriyim dedim.. Nitekim ben söktüm kayışı taktım... adam da o sırada geldi... 30 dk lık bir sürtüşmemiz oldu ne yazık ki çünkü 27 milyon olan kayışı telefon açıp benim servise sordum 35 mil. geçicerecekti... Montaj vs. hepsi içinde dedi.. Abi ben söküp taktım zaten sor istersen çırağına muhabbetinden sonra Sökelim o zaman muhabettine geçince zaten akşam olmuş yorgunum çekemedim herifi verdim kredi kartını al çek dedim.. Herif utandı herhalde 30 çekti... Bende kopan kayışı unutmadan yanıma aldım.. Şimdi benim servisten garantiden yedek bir kayış alıyorum... O da yedekte bulunacak.. Malum yollar bitmez.. Motor ufak ama ben uzun yolların adamıyım

Şimdi anladınız mı arkadaşlar benim motorun neden servisten hiç çıkamadığını Heryere burnunu sokarsan... Ufacık hava soğutmalı motorla hiç durmadan 150 km yaparsan çıkmaz tabiii Herkes enduro al diyecek biliyorum ama ben Scootduro dan şimdilik hem maddiyet hemde özel sebeplerden ötürü vazgeçmeyeceğim... Seneler sonra belki... Yada param olursa 2. bir motor olarak....

Bu gezdiğimiz yerler BOLU nun çok yakın çevresidir... 15-20 km dışı...
8 km lik de bir Gölcük vardır ki orası başka güzeldir... Orayı da gezip görmenizi isterim... Sisli bir havada da gitmiştim muhteşemdi... güneşli bir havada ise ayrı bir güzel... Bir iki fotoğrafta oradan ekliyim fikriniz olsun... Piknik alanı olan bu yerde Ağaçtan Masalı yerler ve banklar mevcut... Eğitim zamanı tüm üniversiteli gençlerin çoğu vaktini burada geçiyor... İnsanı dinlendiren bir güzelliğe sahip... Kim bilir bir gün pikniğe gideriz






Fotoğraf makinem olmadığı için gidiş-geliş fotoğraf çekemedim..
Gidiş/Geliş Mont/Dizlik/Kask sürekli takılmıştır...
Mesafenin kısalığı / Yolun boş olması / Hızımızın 20-30 km'yi geçmeden dur kalklardan ibaret olması ve bunlara rağmen risk alındığının bilinci ve bazı başka özel sebeplerden ötürü kask takılmamıştır.. Her şartta kask takmak en doğrusudur.. Bilgilerinize...
_________________
Öğrenmenin En Güzel Yanı ; Bilgileri Paylaşmaktır !..
Motor; Ayağını yerden kesen en iyi arkadaştır!..

TekiL`ay` ~\ Ümit KAPLAN \ O Rh(+)

[Sponsor Linkler]

[delimengi]

[okuryazar]

Sevgili Tekilay ,

Tek kelimeyle müthiş.. Seni kutlamak lazım. Kutlamak ve bunların devamı için seni yüreklendirmek. Sende ya bir enduro motor olursa.. Bilmem.. Sevgiler.
_________________
İçimden şu zalim şüpheyi kaldır,
Ya sen gel, ya beni oraya aldır...
***
Şinasi Gönenç
BMW R 1200 GS

[AYLA]

tebrik ederim
Zuzu'yla bunları yapıyorsun ki enduro motorla neler yaparsın Allah bilir...
_________________
AĞIR AĞIR ACELE ET, ZAMAN DURMUYOR.

[ruler]

way tebrik ediyorum seni harika bir gezi olmuş. HELLALLL SANAAAA